30 Ocak 2009 Cuma

DİPLOMASİ ÜZERİNE Bİ ÇİFT LAKIRDI... (Mart 07 Leman)

DİPLOMATİK NEZAKET

- Yaz bakalım Kayhan... Ona öyle demezler, peynir ekmek yemezler...
- Daha diplomatik bi dilde şeetsek diyorum beyefendiciim. Mesela; “Beyefendi olaydan duyduğu rahatsızlığı dile getirerek; Ona öyle denmesinin fevkalade yanlış olduğunu, peynir ekmek yenmesini ise doğru bulmadığını belirtirken...”
- Geçme Namık Kemal Köprüsü’nden ürkütürsün vakvakları, bi yere çam diktim, eben orayı biliyo, git topla kozalakları...
- Kendileri devamla; “Memleketin yüce menfaatleri bakımından üçüncü köprünün bir an evvel Namık Kemal adıyla hizmete açılarak, ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmesini, bu meyanda vakvakların, parantez içinde pekin ördeği, ürkütülmeden kozalakların toplanıp ihraç edilerek hazineye yeni girdiler sağlanmasını tavsiye etti”.
- Dağdan kestim kereste, kuş besledim kafeste... Bir keltoş çıktı karşıma, öpüverdim son nefeste...
- Beyefendi, konuyla ilgili görüşlerinin bilhassa bugünlerde maksatlı olarak kamuoyuna yanlış aksettirildiğinden bahisle; “Memleketimizin ormanları kereste uğruna heba edilmekte, kuş cenneti yanlış politikalarla kuş cehennemine çevrilmektedir... Hal böyleyken günün birinde insanın karşısına birisi çıkarsa öpülüvermesi kaçınılmazdır.”
- Çok konuştun ettin başıma telaş, bir takarsam, az gelir Çemberlitaş...
- Öhö... Bu kadarı da fazla olmuyo mu Yakut Bey... Çemberlitaş filan...
- O da olmazsa keman yayı, tren rayı, hatta Almanya’yı...
- Sayın Beyefendi, kendi müdürlükleri döneminde yüzlerce kilometrelik tren rayı ve otoyol yapıldığına dikkat çekerek; “Neticede bu hızla yapılanan genç bir ülkenin Almanya’yı rahatsız etmesi tabiidir... Bu nevi hasetliklere pabuç bırakmak son derece yanlış olur, onu da ifade edeyim” dedi.
- Olmadı ki... Açıklamamı yanlış ifade ediyosun Kayhan... Hani, nerde keman yayı... Ondan hiç söz etmedin...
- Beyefendiciim, hır çıkmasın diye birazcık mevzuyu yumuşatıyoruz... Keman yayı da olmayıversin, anlayan anlar... Çok istiyosanız “Keman yayı girişinin önlenmesi için gümrük duvarlarının yükseltilmesini” önerebiliriz... Gayet güzel anlaşılır derdimiz. Hem bana kalırsa bu denli düzeysizlik iyi diil... Kamuoyu önünde yıpranıyoruz... Bu işi daha kurnazca yapmamız gerekmez mi?
- Çok doğru söyledin Kayhan... Kayhan... Kay...
- Hayrola beyefendiciim, niye ismimi tekrar ediyorsunuz?..
- Ne kadar hoş bi ismin varmış senin ööle, daha önce hiç dikkat etmemiştim Kayhan.
- Çok âlicenapsınız Beyefendi... İltifat buyuruyorsunuz...
- Seni görevinden alıyorum Kayhan... Artık muavinim diilsin...
- Ama niye Beyefendiciim ben naaptım şimdi... Bir hatam olduysa affediniz, neden beni işimden ekmeğimden ediyorsunuz...
- Merak etme Kaya, sana hemen bir iş bulucaz... Borusan’da göreve başlıycaksın...
- İnanınız anlayabilmiş değilim... Neden, Beyefendi? Niçin ben Borusan’da işe başlıycam?
- İşe başlıycaksın, sonra sırayla benim verdiğim listede adı bulunan şahıslara selam söyliyceksin... Sonra; “Sana Kaya’nın selamı var Borusan’a girmiş” olucak... Gerekli selamlar yerlerine ulaşsın, bir süre sonra seni tekrar yanıma aldırıciim Kayhan... Hadi şimdi git çekmecelerini topla...

Atilla Atalay- Mühim konuşmalar/Leman Mart 07